• 20. Yılımız... devamı
  • Münih Barosu Üyeliği devamı
  • 2016 Yılı İzmir İl ve İlçe Adliyelerinde Bilirkişilik Görevi devamı
  • İnternet Sitemiz Yenilendi ! devamı
  • Av. Emel Nişlioğlu, sicile kayıtlı Arabulucu olarak hizmet vermeye başlamıştır. devamı
  • Ofisimiz yeni adresinde faaliyetine başladı... devamı
  • Yeni Borçlar Kanunu, 10 Yıllık Kiracılar ve Kira Artış Oranları devamı
  • İsviçre Hukukçular Birliği (Schweizerischer Juristenverein) devamı
  • Stuttgart Barosu Üyeliği devamı
  • Almanya'dan Tarihi Karar devamı

Güncel Hukuk

24.02.2016

Hizmet Tespiti Davası -Tanığın Bulunup Bulunmaması


ÖZET: Somut olayda; davalı işyerinin 07.09.2012 tarihinde kanun kapsamına alındığı anlaşıldığından işyerinin bu tarihten önce de var olup olmadığı araştırılmadan ve gerek davacının çay ocağı işletmesinde gerekse davalı işyerinde komşu işyeri tanığı bulunup bulunmadığı tespit edilmeden, bulunuyorsa bu tanıkların da beyanları alınmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
(506 S. K. m. 79) (5510 S. K. m. 86)

Dava ve Karar: Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, davacının davalı işyerinde 04.08.2012-19.08.2013 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 04.08.2012 tarihi ile 09.08.2013 tarihleri arasında kesintisiz olarak davalı D.. Ç.. adına işlem gören işyerinde asgari ücret ile ve hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.

Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun'un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa'nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa'nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. 

Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden işe giriş bildirgesinin verilmediği ve hizmet bildiriminde bulunulmadığı, işyerinin 07.09.2012 tarihinde Kanun kapsamına alındığı, davacının 27.04.2010 tarihinde çay ocağı faaliyetinden dolayı Bağ-Kur sigortalısı olduğu ve talep ettiği dönemin tamamında Bağ-Kur sigortalılığının devam ettiği, bordro tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda; davalı işyerinin 07.09.2012 tarihinde kanun kapsamına alındığı anlaşıldığından işyerinin bu tarihten önce de var olup olmadığı araştırılmadan ve gerek davacının çay ocağı işletmesinde gerekse davalı işyerinde komşu işyeri tanığı bulunup bulunmadığı tespit edilmeden, bulunuyorsa bu tanıkların da beyanları alınmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.

Yapılacak iş; davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihten önce de faaliyette olup olmadığını araştırmak, bu bağlamda, davalı işyerinin ticaret sicil müdürlüğü ile vergi dairesi nezdinde kaydının bulunup bulunmadığını sormak, var ise tescil ve mükellefiyet kayıtlarını temin etmek, meslek kuruluşları nezdinde kaydının bulunup bulunmadığını tespit etmek, hem davacı adına kayıtlı çay ocağı işletmesinde hem de davalı işyerinde talep edilen dönemde çalışması bulunan komşu işyeri tanığı araştırması yapmak, Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.01.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.
« Güncel Hukuk
NİŞLİOĞLU Avukatlık . Rechtsanwälte © 2024 Her Hakkı Saklıdır
Doç. Dr. Bahriye Üçok Bulvarı No:8 Daire:2 Karşıyaka , 35600 İzmir
Tel & Faks: +90 (232) 368 85 25 – 368 54 84
E-Posta: [email protected]
Yasal Uyarı